Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Sözcü gazetesinde yer alan “Garantili hayat yan gel yat” başlıklı haberin, yanlış yönlendirme ve kötü niyet taşıdığı belirtildi.
Ulaştırma sektöründe (havalimanları, limanlar ve 1250 kilometre otoyol altyapısı) 37,5 milyar dolarlık KÖİ ile yapılmış projelerin, gayri safi yurt içi hasılaya 91 milyar dolar, üretime 193 milyar dolar, istihdama yıllık 156 bin kişi olmak üzere çok güçlü bir ekonomik etki sağladığı belirtilen açıklamada, “Ayrıca bu projeler sayesinde yıllık, 1,865 milyar dolar zaman tasarrufu, 1,1 milyar dolar yakıt tasarrufu, 5 milyon dolar çevre tasarrufuyla toplamda 2,97 milyar dolar tasarruf sağlanmaktadır.” ifadesi kullanıldı.
Açıklamada, KÖİ projelerinin yatırım bedelleri ile sağladıkları fayda arasında ekonomi ve millet yararına dev bir uçurum olduğu vurgulandı. “Büyük ve Güçlü Türkiye” söylemiyle ifade edilen milleti hak ettiği yere taşıyacak devlet aklı ve politikalarının ürünü olan bu yatırım modelinin, sağladığı dev faydalara rağmen bazı müfterilerce hükümete iftira atma aracı olarak görüldüğünün altı çizilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Bu ‘iftira siyaseti’, kendilerini bunların birer maşası olarak konumlandıran, ‘ilkesizliği ilke’ edinmiş medya kesimlerince de karalama kampanyaları için bir araç olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. ‘Türkiye’de can ve mal güvenliği yok’ diyerek ülkemize yapılacak yatırımın, gelecek turistin önünü kesmek isteyenlerden başka türlü bir tavır beklenemezdi. Ancak milletimizin çıkarlarıyla, geleceğiyle oynayan bu zihniyetin yalanlarının ne kadar mesnetsiz olduğunu ifade etmek sorumluluğumuz kapsamındadır. 20 yıllık hükümetlerimiz döneminde milli ekonomi temeline dayalı olarak milli bağımsızlığımızı koruma ana hedefimizdeki kararlılığımız ile kalkınmanın tetikleyicisi olan altyapı yatırımlarını entegre biçimde artırma ve güçlendirme hedefiyle azimle çalışıyoruz.”
Açıklamada, KÖİ modelinin, bütçelerin yatırım finansmanında yetersiz kalması sorununun aşılması için 134 ülkede yaygın kullanılan ve fayda sağlayan bir yöntem olduğuna işaret edildi.
Sözcü gazetesinin haberinin başlığında iddia edildiği gibi “Garantili hayat yan gel yat” ifadesinde, devlet aklının küçümsenmesinin ötesinde, yatırım maliyetlerinin yanı sıra, büyük işletme ve ağır bakım maliyetlerinin, finansman geri ödemesinin ve kamulaştırma bedelindeki ödemenin görmezden gelindiği belirtilen açıklamada,
“Açıkça yanlış yönlendirme ve kötü niyettir. Ülkemizdeki hava yolu, kara yolu ve denizcilik alanında KÖİ modeli ile yapılan yatırımlar incelendiğinde, 2024 yılında başa baş noktasına gelecektir. 2025 yılından itibaren elde edeceğimiz gelirler, yapacağımız ödemelerin üzerinde olacaktır. Böylece ulaştırma sektörü genel olarak değerlendirildiğinde, KÖİ modeli ile yapılan projeler özelinde net nakit akışı sağlanacak, dolayısıyla, devletimiz ilave gelire kavuşacaktır. Otoyol projelerine ilişkin garanti ödemeleri 2022 yılından itibaren düşüş eğilimine girecektir. Hem garanti ödemeleri hem de ödeme oranları azalacaktır. Bunun dışında hasılat paylaşımı mekanizması ile bu projelerden devletimize ilave gelir kazandırılacaktır. Projelerin yapım yöntemi kamu kuruluşlarımızın ortak aklıyla değerlendirilmekte ve ilgili dönemin ekonomik koşulları ile projelerin stratejik önemi çerçevesinde ele alınmaktadır. Dolayısıyla proje bazlı faydalı görülen yöntem seçilmektedir.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Açıklamada, KÖİ modeli ile inşa edilen her bir proje gibi İstanbul-İzmir Otoyolu ve Osmangazi Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Ankara-Niğde Otoyolu, Malkara-Çanakkale Otoyolu ve 1915 Çanakkale Köprüsü’nün başlı başına bu katkıların vücut bulmuş hali olduğunun altı çizildi.
Bu projelerin müfterilerin yoğun iftiralarına, yalanlarına rağmen tamamlandığı, milletin hizmetine sunulduğu ve sağladıkları faydalar ile halkın teveccühünün kazanıldığı vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
“O nedenle millete hizmet yolundan bizi kimse döndüremez. Dev eserlerimiz, ata mirasına sahip çıkmayı beceremeyenlere ‘Yeni Türkiye’nin bir mesajıdır. Muhalefet etmenin, milletine, devletine düşmanlık etmek olmadığını defalarca tekrarladık. Biz onları kamuoyunun vicdanına ve adalete havale ettik. Ancak yalanı, iftirayı, karalamayı bir ideoloji olarak benimsemiş bu kişiler boşa çıkan her iddialarından sonra yeni bir tanesine sarılarak ‘muhalefet yapıyormuş’ gibi görünmeye çalışmaktan vazgeçmiyorlar. Biz de ne milletimize hizmet etmekten vazgeçeceğiz ne de bu müfterilerle mücadele etmekten. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”